Topuk Çatlağı Tedavi Edilmezse Ne Olur? Bir Hikâye Gibi Gerçek...
Merhaba forumdaşlar,
Bugün size biraz garip bir hikâye anlatacağım. Ne sadece bir “ayak sorunu” ne de basit bir “kremsiz kalmış topuk” meselesi… Bu, küçük bir çatlağın hayatın içinde nasıl koca bir aynaya dönüştüğünün hikâyesi. Belki siz de kendinizden bir parça bulursunuz diye paylaşmak istedim.
---
Bir Kış Sabahı: Elif’in Sessiz Acısı
Elif, 34 yaşında, iki çocuk annesi, çalışan bir kadındı. Sabahları işe yetişmek, çocukları okula hazırlamak, akşam yemekleri, çamaşırlar… derken kendi bedenine ayıracak vakti kalmazdı.
Ama bir sabah, banyodan çıktıktan sonra aynaya baktığında dikkatini çekti: topuklarında sert, kuru bir çizgi. Önce “önemsiz” dedi. “Biraz krem sürerim geçer.”
Ama zamanla o çizgiler derinleşti, sanki hayatın yükü ayak tabanına işlenmiş gibiydi.
Bir akşam, evin salonunda televizyon açıkken topuğundaki sızıyı hissetti. Bir anda refleksle çekti ayağını. Minik bir kan damlası…
O an, içini garip bir ürperti sardı. Yorgunluktan değil, ihmalden kanamıştı.
---
Ali’nin Mantıklı Dünyası
Ali, Elif’in eşi. Dünyaya “çözüm odaklı” bakardı. “Sorun varsa, çözersin; büyütmezsin.”
Elif topuğunu gösterdiğinde Ali omuz silkti:
“Bir krem alırsın eczaneden, birkaç güne geçer. Dert etme.”
Elif içten içe kırıldı. Kadınlar bazen sadece çözüm değil, biraz da anlayış ister ya hani…
Ama Ali’nin aklında bin hesap, bin telaş vardı. “Ev, iş, faturalar…” derken Elif’in sessiz sancısı bir köşede kalıverdi.
Oysa o çatlak, sadece deride değil, aralarındaki sessizliğe de yansımaya başlamıştı.
Elif geceleri çorapla uyumaya başladı, topukları çarşafa takılmasın diye. Ama o küçük önlem bile artık yetmiyordu. Yürürken sızlıyor, uzun süre ayakta kalamıyordu.
Bazen markette sırada beklerken yüzünü buruşturuyor, kimse fark etmesin diye gülümsüyordu.
Bir gün ofiste topuğu kanadığında gözleri doldu.
O an fark etti: “Bir kadın, kendi acısını gizlemeyi de öğreniyor zamanla.”
---
Bir Arkadaşın Dokunuşu
Bir akşam, Elif’in yakın arkadaşı Merve uğradı. Çay koydular, uzun uzun konuştular.
Elif ayaklarını uzatınca Merve’nin gözü ilişti:
“Canım! Bu sadece çatlak değil, enfeksiyon başlıyor olabilir!” dedi.
Merve hemşireydi, bilgiliydi. Ciddi bir yüz ifadesiyle ekledi:
“Biliyorsun değil mi, tedavi edilmezse bu çatlaklar derine iner, bakteriler girer, iltihap olur. Bazı insanlarda yürümeyi bile zorlaştırıyor.”
Elif’in yüzü düştü. “Ben sadece yorgundum Merve… Bir kremle geçer sandım.”
O akşam, Merve’nin ısrarıyla Elif bir dermatoloğa gitti. Doktor, topuğuna baktı ve hafifçe başını salladı:
“İhmal etmişsiniz. Artık sadece kuru cilt değil, çatlak derinleşmiş. Tedavi gerek. Eğer gecikseydiniz enfeksiyon kemiğe bile ulaşabilirdi.”
Elif o an, sadece ayağındaki yarayı değil, içindeki “kendine kıymet vermemeyi” de fark etti.
---
Erkeklerin Mantığı, Kadınların Kalbi
O gece, Elif eve döndü, Ali’ye baktı.
“Doktor ciddi şeyler söyledi. Ben bunu hep erteledim.” dedi.
Ali, biraz şaşırdı, biraz utandı.
“Ben seni önemsemedim mi?” diye sordu.
Elif gülümsedi: “Sen her şeyi çözmeye çalıştın ama bazen bir çözüm değil, bir ‘duyulma’ ister insan.”
Ali’nin içi burkuldu. Kendi eşinin acısını, sıradan bir nasır gibi görmüştü.
Oysa kadınların acısı, hep sessizdir ama derindir; aynen o topuk çatlağı gibi.
Ertesi gün Ali internette araştırma yaptı, doğal bakım yöntemlerini öğrendi, birlikte krem sürdüler, pansuman yaptılar.
Elif o an hissetti: “Asıl tedavi, ilgiyle başlıyor.”
---
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Topuk çatlağı, sadece estetik bir mesele değil.
Tedavi edilmezse, derin dokulara ilerler, mikrop kapabilir, iltihaplanma başlar.
Bazı vakalarda yürümek bile zorlaşır, ağrılar artar, ayakta durmak eziyete dönüşür.
Ama hikâyemizdeki gibi, mesele yalnızca fiziksel değil.
Kendini ihmal etmek, küçük bir çatlağın ruha da sirayet etmesi gibi…
Bir süre sonra, sadece topuğun değil, insanın içi de kanar.
---
Forumdaşlara Bir Söz
Belki siz de şu anda o çatlağı görmezden geliyorsunuzdur.
Belki “aman ne olacak” diyorsunuzdur.
Ama inanın, bedenimiz bize hep bir şey anlatır.
Kimi zaman bir ağrı, kimi zaman bir sızı, kimi zaman da bir çatlakla…
Ertelemeyin.
Bir krem, bir bakım, bir sevgi dokunuşu… Küçücük şeyler büyük fark yaratıyor.
Ve unutmayın, kendinize gösterdiğiniz özen; çevrenize yaydığınız sevginin ilk adımıdır.
---
Son Söz
Elif şimdi her akşam ayaklarını yıkayıp krem sürüyor.
Ama bu sadece bir bakım rutini değil, kendi kendine verdiği bir söz artık:
“Kendimi ihmal etmeyeceğim.”
Ali de her akşam ona çay demliyor, sessizce yanına oturuyor.
Bazen konuşmuyorlar, ama o sessizlik bile şefkatle dolu.
Ve Elif bazen içinden geçiriyor:
“Bir çatlak, bize yeniden nasıl dokunulacağını hatırlattı.”
Forumdaşlar… siz hiç kendi çatlağınızı fark ettiniz mi?
Merhaba forumdaşlar,
Bugün size biraz garip bir hikâye anlatacağım. Ne sadece bir “ayak sorunu” ne de basit bir “kremsiz kalmış topuk” meselesi… Bu, küçük bir çatlağın hayatın içinde nasıl koca bir aynaya dönüştüğünün hikâyesi. Belki siz de kendinizden bir parça bulursunuz diye paylaşmak istedim.
---
Bir Kış Sabahı: Elif’in Sessiz Acısı
Elif, 34 yaşında, iki çocuk annesi, çalışan bir kadındı. Sabahları işe yetişmek, çocukları okula hazırlamak, akşam yemekleri, çamaşırlar… derken kendi bedenine ayıracak vakti kalmazdı.
Ama bir sabah, banyodan çıktıktan sonra aynaya baktığında dikkatini çekti: topuklarında sert, kuru bir çizgi. Önce “önemsiz” dedi. “Biraz krem sürerim geçer.”
Ama zamanla o çizgiler derinleşti, sanki hayatın yükü ayak tabanına işlenmiş gibiydi.
Bir akşam, evin salonunda televizyon açıkken topuğundaki sızıyı hissetti. Bir anda refleksle çekti ayağını. Minik bir kan damlası…
O an, içini garip bir ürperti sardı. Yorgunluktan değil, ihmalden kanamıştı.
---
Ali’nin Mantıklı Dünyası
Ali, Elif’in eşi. Dünyaya “çözüm odaklı” bakardı. “Sorun varsa, çözersin; büyütmezsin.”
Elif topuğunu gösterdiğinde Ali omuz silkti:
“Bir krem alırsın eczaneden, birkaç güne geçer. Dert etme.”
Elif içten içe kırıldı. Kadınlar bazen sadece çözüm değil, biraz da anlayış ister ya hani…
Ama Ali’nin aklında bin hesap, bin telaş vardı. “Ev, iş, faturalar…” derken Elif’in sessiz sancısı bir köşede kalıverdi.
Oysa o çatlak, sadece deride değil, aralarındaki sessizliğe de yansımaya başlamıştı.
Elif geceleri çorapla uyumaya başladı, topukları çarşafa takılmasın diye. Ama o küçük önlem bile artık yetmiyordu. Yürürken sızlıyor, uzun süre ayakta kalamıyordu.
Bazen markette sırada beklerken yüzünü buruşturuyor, kimse fark etmesin diye gülümsüyordu.
Bir gün ofiste topuğu kanadığında gözleri doldu.
O an fark etti: “Bir kadın, kendi acısını gizlemeyi de öğreniyor zamanla.”
---
Bir Arkadaşın Dokunuşu
Bir akşam, Elif’in yakın arkadaşı Merve uğradı. Çay koydular, uzun uzun konuştular.
Elif ayaklarını uzatınca Merve’nin gözü ilişti:
“Canım! Bu sadece çatlak değil, enfeksiyon başlıyor olabilir!” dedi.
Merve hemşireydi, bilgiliydi. Ciddi bir yüz ifadesiyle ekledi:
“Biliyorsun değil mi, tedavi edilmezse bu çatlaklar derine iner, bakteriler girer, iltihap olur. Bazı insanlarda yürümeyi bile zorlaştırıyor.”
Elif’in yüzü düştü. “Ben sadece yorgundum Merve… Bir kremle geçer sandım.”
O akşam, Merve’nin ısrarıyla Elif bir dermatoloğa gitti. Doktor, topuğuna baktı ve hafifçe başını salladı:
“İhmal etmişsiniz. Artık sadece kuru cilt değil, çatlak derinleşmiş. Tedavi gerek. Eğer gecikseydiniz enfeksiyon kemiğe bile ulaşabilirdi.”
Elif o an, sadece ayağındaki yarayı değil, içindeki “kendine kıymet vermemeyi” de fark etti.
---
Erkeklerin Mantığı, Kadınların Kalbi
O gece, Elif eve döndü, Ali’ye baktı.
“Doktor ciddi şeyler söyledi. Ben bunu hep erteledim.” dedi.
Ali, biraz şaşırdı, biraz utandı.
“Ben seni önemsemedim mi?” diye sordu.
Elif gülümsedi: “Sen her şeyi çözmeye çalıştın ama bazen bir çözüm değil, bir ‘duyulma’ ister insan.”
Ali’nin içi burkuldu. Kendi eşinin acısını, sıradan bir nasır gibi görmüştü.
Oysa kadınların acısı, hep sessizdir ama derindir; aynen o topuk çatlağı gibi.
Ertesi gün Ali internette araştırma yaptı, doğal bakım yöntemlerini öğrendi, birlikte krem sürdüler, pansuman yaptılar.
Elif o an hissetti: “Asıl tedavi, ilgiyle başlıyor.”
---
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Topuk çatlağı, sadece estetik bir mesele değil.
Tedavi edilmezse, derin dokulara ilerler, mikrop kapabilir, iltihaplanma başlar.
Bazı vakalarda yürümek bile zorlaşır, ağrılar artar, ayakta durmak eziyete dönüşür.
Ama hikâyemizdeki gibi, mesele yalnızca fiziksel değil.
Kendini ihmal etmek, küçük bir çatlağın ruha da sirayet etmesi gibi…
Bir süre sonra, sadece topuğun değil, insanın içi de kanar.
---
Forumdaşlara Bir Söz
Belki siz de şu anda o çatlağı görmezden geliyorsunuzdur.
Belki “aman ne olacak” diyorsunuzdur.
Ama inanın, bedenimiz bize hep bir şey anlatır.
Kimi zaman bir ağrı, kimi zaman bir sızı, kimi zaman da bir çatlakla…
Ertelemeyin.
Bir krem, bir bakım, bir sevgi dokunuşu… Küçücük şeyler büyük fark yaratıyor.
Ve unutmayın, kendinize gösterdiğiniz özen; çevrenize yaydığınız sevginin ilk adımıdır.
---
Son Söz
Elif şimdi her akşam ayaklarını yıkayıp krem sürüyor.
Ama bu sadece bir bakım rutini değil, kendi kendine verdiği bir söz artık:
“Kendimi ihmal etmeyeceğim.”
Ali de her akşam ona çay demliyor, sessizce yanına oturuyor.
Bazen konuşmuyorlar, ama o sessizlik bile şefkatle dolu.
Ve Elif bazen içinden geçiriyor:
“Bir çatlak, bize yeniden nasıl dokunulacağını hatırlattı.”
Forumdaşlar… siz hiç kendi çatlağınızı fark ettiniz mi?