Boğazlar Meselesinin Ortaya Çıkmasına Neden Olan Antlaşmanın Adı Nedir ?

Kedicik

Global Mod
Global Mod
Boğazlar Meselesinin Ortaya Çıkmasına Neden Olan Antlaşma: 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi

Boğazlar meselesi, özellikle Türkiye'nin stratejik konumu ve deniz yollarının kontrolü açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu mesele, 19. yüzyılın sonlarından itibaren, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflaması ve bölgesel güç dengelerinin değişmesiyle birlikte, daha fazla gündeme gelmeye başlamıştır. Ancak Boğazlar meselesinin günümüzdeki haline gelmesinde belirleyici rol oynayan antlaşma, 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi’dir. Bu makalede, Boğazlar meselesinin tarihsel gelişimi ve 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin önemi ele alınacaktır.

Boğazlar Meselesinin Tarihsel Arka Planı

Boğazlar meselesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılda güç kaybetmeye başlamasıyla daha da önemli hale gelmiştir. Osmanlı, özellikle Karadeniz ve Akdeniz arasında stratejik bir köprü görevi gören İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'ne hükmetmesi sayesinde deniz yolları üzerindeki kontrolünü sürdürmekteydi. Bu nedenle Boğazlar, yalnızca Osmanlı İmparatorluğu için değil, dünya denizcilik yolu açısından da büyük bir öneme sahipti.

Ancak 19. yüzyılın ortalarına doğru Osmanlı İmparatorluğu'nun içsel çöküşü ve dış müdahalelerle karşı karşıya kalması, Boğazlar meselesinin daha da karmaşık hale gelmesine yol açtı. 1830’larda Fransızlar ve Ruslar, Boğazların kontrolünü ele geçirmeyi hedeflediler. 1853-1856 yıllarında gerçekleşen Kırım Savaşı sırasında, Rusya'nın Karadeniz'deki etkisini artırma çabaları Boğazlar'ın stratejik önemini yeniden gündeme getirdi. Bu dönemde Osmanlı, Batılı güçler tarafından desteklenirken, Boğazlar üzerindeki egemenliğini kaybetmemek için uluslararası antlaşmalara başvurmak zorunda kaldı.

Boğazlar Meselesinin Çözümü: 1923 Lozan Antlaşması

I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun yerini Türkiye Cumhuriyeti almış ve Boğazlar meselesi, uluslararası ilişkilerde önemli bir konu haline gelmiştir. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası statüsünü belirleyen bir antlaşma olmanın yanı sıra Boğazlar meselesini de çözme amacını taşımaktadır. 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nın yönetimi Türkiye’ye verilmiştir, ancak bu yönetim, uluslararası denetim altında kalmıştır.

Lozan Antlaşması, Boğazlar üzerinde bir tür "uluslararası denetim" sistemi kurmuş ve Boğazlardan geçen gemilerin belirli kurallara uyması gerektiğini belirtmiştir. Bu antlaşmaya göre, Boğazlar, Türkiye'nin egemenliğinde olmakla birlikte, savaş durumunda diğer devletlerin askeri gemilerinin geçişine izin verilmeyecektir.

Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nin İmzalanması

Lozan Antlaşması'ndan sonra, Boğazlar üzerindeki denetim ve kontrol konusu, Türkiye için sürekli bir güvenlik kaygısı yaratmıştır. 1930’lar, dünya genelinde büyük bir siyasi ve askeri belirsizliğin yaşandığı bir dönemdi. Bu dönemde, özellikle Sovyetler Birliği'nin ve Nazi Almanyası'nın güçlenmesi, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki kontrolünü daha da önemli hale getirdi. Türkiye, bölgesel güvenliğini sağlamak amacıyla Boğazlar meselesine yönelik yeni bir düzenleme yapılmasını istedi.

1936 yılında, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki tam egemenliğini ve güvenliğini sağlamak amacıyla Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu antlaşma, Boğazların hem Türkiye'nin egemenliği altında olmasını hem de uluslararası deniz taşımacılığını belirli kurallara bağlamayı amaçlamaktadır.

Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin İçeriği ve Önemi

Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Boğazlar meselesinin çözümünde en önemli dönüm noktalarından biridir. 20. yüzyılın en önemli uluslararası antlaşmalarından biri olarak kabul edilen bu sözleşme, Boğazlar üzerinden geçişle ilgili çok önemli hükümler içermektedir. Sözleşmeye göre:

1. **Türkiye’nin Egemenliği**: Montreux Sözleşmesi, Boğazlar üzerindeki Türkiye'nin egemenliğini onaylamış ve Türkiye'ye Boğazları savunma hakkı tanımıştır.

2. **Barış Zamanı ve Savaş Zamanı Durumu**: Barış zamanı boyunca ticaret gemilerinin Boğazlardan serbestçe geçişine izin verilirken, savaş zamanında ise savaş gemilerine geçiş izni verilmemektedir.

3. **Karadeniz Ülkeleri ve Diğer Devletler**: Karadeniz'e kıyısı olan devletlerin savaş gemileri için Boğazlardan geçiş kuralları belirlenmiş, aynı zamanda diğer denizci devletlerin gemilerinin geçişi de kontrol altına alınmıştır.

4. **Türkiye’nin Askeri Geçiş Hakkı**: Türkiye, kendi savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine her zaman izin verme hakkına sahiptir.

Montreux Boğazlar Sözleşmesi, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin uluslararası güvenliği için de önemli bir güvence olmuştur. Sovyetler Birliği’nin Karadeniz'deki askeri varlığını sınırlayan bu sözleşme, Türkiye'nin Batı dünyası ile güçlü ilişkiler kurmasına da yardımcı olmuştur.

Boğazlar Meselesi ve Günümüz

Montreux Boğazlar Sözleşmesi, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki kontrolü, bu sözleşmeye dayalıdır ve uluslararası denetimden tamamen kurtulmuş durumdadır. Ancak günümüzdeki bazı gelişmeler, Boğazlar meselesinin yeniden gündeme gelmesine yol açmıştır. Özellikle, bölgesel güvenlik kaygıları, Boğazlar'ın jeopolitik önemini artırmıştır. Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki stratejik konumu, dünya deniz taşımacılığı açısından kritik bir noktadadır. Montreux Sözleşmesi, Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgesel denetimi açısından önemli bir araç olmaya devam etmektedir.

Sonuç

Boğazlar meselesi, Türkiye'nin ulusal güvenliği ve dünya denizcilik yolu açısından her zaman büyük bir öneme sahip olmuştur. 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam egemenlik tanırken, aynı zamanda uluslararası deniz taşımacılığını düzenleyen önemli bir antlaşma olarak tarihe geçmiştir. Bu sözleşme, Türkiye’nin güvenliği için önemli bir zemin oluşturmuş ve Boğazlar'ın stratejik önemini pekiştirmiştir. Boğazlar meselesi, günümüzde de uluslararası ilişkilerde önemli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
 
Üst